Rüzgar ve kötü havaya aldırış etmez, stres nedir bilmezler. Doğaya en çok onlar saygı gösterir. Birçok bitkiyi krik krak yer gibi mideye indirir, tatlı tatlı melerler.

Koyunlar çok sakin hayvanlardır. Hiçbir şey onları çileden çıkartamaz. Bu, onlara büyük büyük büyükanne ve büyük büyük büyükdedelerinden kalan bir özellik ve mirastır. Üstelik koyunlar sadece yün ve süt kaynağı değil, aynı zamanda flora, yani bitkisel örtüye bir nevi bakım uygulayan çok yararlı hayvanlardır. Gezerken toynakları ile geçtikleri yerleri düzleştirir, büyüyen bitkileri kemirir, kısacası doğanın, dengesini sağlamasına katkıda bulunurlar.




Doymak bilmeyen minik kuzular

İnsanlar 9000 yıldır koyunlara evcil bir hayvan gibi bakıp onlardan yararlanıyor. İlginçtir ki, bu hayvanlara sadece insanlar değil, arılar da minnetar. Hatta arıların koyunlara hayran oldukları bile söylenebilir. Bu hayranlık ve minnet duygusu aslında boşuna değil. Çünkü koyunlar karınlarını doyurmak uğruna her çalıya, her bitkiye ulaşmak için toynaklarıyla, arıların en büyük düşmanları olan örümceklerin dantel gibi işlenmiş ağlarını, yani arı ve sinek tuzaklarını bozuyor.
Minik kuzular şubat sonu, mart başı gibi dünyaya geliyor. Anne koyunlar miniklerinin iyi beslenmesine çok dikkat ediyor ve sevimli yavrularını günde yaklaşık 15 kez emziriyor. Açlıklarını ve seviçlerini "meee, mee" diye tatlı sesleriyle belli eden, zıplamayı çok seven kuzular, sürekli şefkatli annelerinin gözetimi
altında bulunuyor.




'Berber' e gitmekten nefret ederler

Herhangi bir tehlike sezen koyun sürüleri, sanki birilerinden gizlice talimat alıyormuş gibi hareket ederler. Kuzular ve dişiler hemen sürünün ortasında toplanır. Erkekler ve güçlü, yaşlı dişiler ise onların etrafına adeta bir duvar örer, onları koruma altına alırlar.
Bu arada erkekler için bir dişinin kalbini çalmak hiç de kolay değildir. Dişi, erkeği epeyce uğraştırır. Hatta deyim yerindeyse, onu kabul etmeden önce sürüm sürüm süründürür, naz yapar.
Bazı koyun türlerinin gür postları, doğduklarında simsiyahtır. Bu kuzuların zamanla postları kahverengiye döner ve ancak iki yıl sonra açık gri bir renge sahip olurlar.
Koyunların en sevmediği şey, postlarının kırpılmasıdır. Baş kısımdan başlayarak kuyruğa kadar uygulanan bu işlem, sadece 2 - 3 dakika sürer. Kırpma işleminden sonra aşağı yukarı 2 kg yün elde edilir. Koyunların soğuk havalarda bitişik kardeşler gibi dolaşmaları veya ahırda birbirlerine çok yakın durmaları 'kürklerini' kaybetmelerinden kaynaklanır. Bu berber işinin en kötü tarafı, kuzuların annelerini bulmakta zorlanmalarıdır. Çünkü annelerini postunun kokusundan tanıyan minik kuzular bu sayede, kendileri için en önemli ipucundan yoksun bırakılmış olur. Sonuç olarak kuzular, her kırpma işleminden sonra her yerde uzun uzun annelerini aramak zorunda kalır.




Koyun sütü sağlık pınarı

Süt veren koyunlar, biz insanlar için ayrı bir önem taşır. Çünkü koyun sütü mide rahatsızlıklarına ve alerjilere çok iyi gelir. Üstelik koyunlar tıpkı köpekler gibi sadık hayvanlardır. Yine de kendileriyle ilgili en ilginç ayrıntı; kansere yakalanmayan tek hayvan türü olmalarıdır.

Kuzuların doğumu
Baharda doğan minik ve sevimli kuzular çoğu zaman ikiz, çok çok nadiren ise üçüz olarak dünyaya gelir. Kuzular doğar doğmaz incecik ayakları üzerinde durmak zorundalar. Onlar maalesef uzun bir 'çocukluk dönemi' yaşayamıyor. Çünkü en fazla birkaç saat içinde büyüklerinin yanına, yani sürüye katılıp 'tam üye' oluyorlar.
Kuzular gen elde ikiz, nadiren üçüz olarak dünyaya gelir

0 yorum: