Şimdilerde, "köpek"ler gözde... Lassi aşağı, karabaş yukarı... Büyük kentlerin küçücük parklarında, sokak aralarında, elinde tasma, bastıbacak finosunu ya da kocaman kafalı buldogunu dolaştıranların sayısı hızla artıyor. Artık kimi evlerde köpek, sohbetin baş köşesine yerleşiyor. Büyük merkezlerde çeşitli "köpek" mağazaları açılıyor. Batının filmlerden tanıdığımız o dev "köpek sanayii " giderek yaşamın bir parçası haline geliyor. Yüzyıllar boyunca Anadolu’nun göbeğinde kendi halinde yaşayıp giden, işini gücünü, kusursuz yapan ama kendini bunun şımarıklığına hiçbir zaman kaptırmamış olan ağır başlı, uysal Kangal köpeği de çok kıymete binmiş durumda. Önce koruma altına alındı, soyunun korunması için çalışmalar yoğunlaştı. Sivas’tan Kangal’dan yolu büyük kentlere düşenler, sepetler içinde taşıdıkları yavruları bir güzel pazarlamaya başladılar. Bir yavrunun fiyatı 500 bin ila 1.5 milyon TL arasında değişiyor. Bütün köpekler gibi Kangal da yavru halinde iken eğitildiği için, esas değerli olanları, yavruları. Ancak işin erbabına bakılırsa, bu fiyat çok düşük. Çünkü Kangal ya da literatürdeki adıyla Anadolu Çoban Köpeği ülkemizde yaşayan en özgün soy, gen yapısında bir başka köpek geni olmayan dünyadaki ender köpek türlerinden biri. Anadolu’daki türler arasında dünya literatürüne geçen, tek tür. Böylesi bir köpeğin değerinin çok daha yüksek olması gerektiği söyleniyor. Evcilleştirilmiş ilk hayvan olan köpeğin kurt-çakal soyundan geldiği biliniyor. İnsan, köpek ilişkisinin 10 bin yıllık bir geçmişi olduğu da biliniyor. Yani yazının, tekerleğin keşfinin çok gerilerine giden bir ilişki... These days dogs are in fashion... The streets and parks are full of proud owners, lead in hand walking their Lassies and Bobbies, delicate miniature poodles and large-headed bulldogs. In some homes, the dog’s antics have superseded all other topics of conversation. The city centres are full of petshops selling not only puppies but all the paraphernalia of dog ownership.

Not until the "dog industry" of other countries got a grip on Turkey, did we appreciate the value of our own homegrown Kangal. This dignified and obedient dog which lived its own traditional life for centuries in Anatolia, performing its demanding duties without a murmur has suddenly become a big favourite. First a campaign for the breed’s protection was launched, then the stream of puppies in baskets began to make their way from Sivas in Central Anatolia to the petshops of the large cities. Today a puppy fetches anything from TL500,000 to TL1.5 million. Since training must start in those early months, it is the puppies which fetch the highest prices. According to the experts the market price is no reflection of the dog’s real value, because the Kangal, or Anatolian sheep dog as the specialists prefer to call it, is not only unique to Turkey and the country’s only recognised dog breed, but one of the rare dogs in the world whose genetic structure is not mixed with the genes of any other breed.

Kangal köpeğinin binlerce yıldan beri Anadolu yaylasında yaşadığı ve sürülere çobanlık yaptığı da tarihi bir gerçek. Aynı kökten gelen kurtla Kangal Çoban Köpeği’nin kader çizgileri sonraları tümüyle birbirinden ayrılıyor. Kuşkusuz insanoğlunun parmağı var bu yol ayrımında. Dahası, diğer çoban köpekleri gibi Kangal da kurdun amansız düşmanı kesiliyor.

Halim selim Kangal, kurdu görünce, ya da kokusunu alınca tam bir canavar kesiliyor. Yaklaşık 50-70 kg. çeken güçlü kuvvetli erkeği de 40-60 kg. ağırlığındaki daha çevik dişisi, kurda karşı birlikte savaşıyorlar. Dişisi saldırganı oyalarken, erkek arkadan dolaşıyor, göğsü ile kurdun en zayıf yeri olduğu varsayılan bel kemiğinin üzerine çöküyor. İlk hedef , kurdun belini kırmak ya da sarsmak. Bunu başarınca sıra, kesin darbeyi indirmeye geliyor. Kangal erkeği kurdun boğazını dişliyor, yani kurdu bir güzel boğazlıyor. İri kafası, geniş göğsü, özellikle güçlü boynu ve ön ayakları cengaver Kangal’ın en büyük silahları.

The dog is known to be the descendent of wolves and jackals and the first animal domesticated by man ten thousand years ago. So man’s relationship with the dog goes back far earlier than either writing or the invention of the wheel.

For thousands of years the Kangal has lived on the steppes of Anatolia herding flocks of animals. At some point the wolf and Kangal went their separate ways, to the point of becoming arch-enemies. No doubt man had a finger in this, breeding the dog to protect livestock from predatory wolves. Wolves should keep away from the Kangal in general, and from the province of Sivas in particular. Because the tranquil, goodnatured Kangal is metamorphosed into a creature of formidable ferocity at the sight or smell of a wolf. The powerful dog (50-70 kilograms) and the lighter but more agile bitch (40-60 kilograms) battle together against the wolf. While the bitch distracts the attacker, her mate slinks to its rear and springs on its backbone, which is the wolf’s most

Exporting the Kangal is now forbidden as a conservation measure. And for good reason. One owner I spoke to said that the finest Kangal he had ever seen was in Texas!

Kangal'ın yurtdışına çıkışı "soy koruma" gerekçesiyle yasaklanmıştır. Ancak bir meraklısı, en güzel Kangal'ı Teksas'ta gördüğünü söylüyor.
Bu kadar güçlü kuvvetli olmasına karşılık, çok alçak gönüllü, sakin bir hali var. İnsanlara karşı saldırgan değil. Kangal kirli beyaz, açık sarı, boz, kahverengi tonlarda, ya da kırçıl uzun olmayan tüylerle kaplı. Ağız ve kulak çevresindeki siyah lekelerin genişliği Kangal çoban köpeğinin akbaş-karabaş diye ikiye ayrılmasına yol açıyor. Akbaş türünde siyah lekeler daha az. Öteki çoban köpekleri gibi Kangal’ın da sahip olduğu özgüvenin bir nedeni de, koku alma hassası. Kangal 300 koyunluk bir sürünün bütün hayvanlarını tek tek tanıyor, başka hayvanlarla karışmasına izin vermiyor. Bir başka güçlü yanı zekası. Bir Kangal yetiştiricisi, Sivas’ta bu türün 200-250 kelimelik bir dağarcığa sahip olduğuna inanıldığını, bunun bir miktar tevatür olsa bile, bir gerçeği ifade ettiğini köpeğinin nispeten karmaşık ve değişik işleri yapabildiğini söylüyor. Kangal köpeği sahibinin ses tonundan, yüz ifadesinden pek çok duyguyu, düşünceyi anlıyor, seziyor. vulnerable part. Having broken or at least damaged the backbone, it is time to put to wolf out of its misery. The male does this by biting the wolf in the neck. The large head, broad chest, strong neck and front legs of the kangal all come into play when getting the better of the wolf. Yet although the Kangal can be such a ruthless warrior when circumstance demands, it has a calm and docile disposition and is never aggressive towards people. The Kangal’s short coat ranges from off-white through sandy, grey and brown tones. Depending on whether the black patches around the mouth and ears are less or more extensive, the Kangal is known as akbas (white-head) or karabas (black-head).

Like other shepherd dogs, the Kangal has a highly developed sense of smell. It can recognise each one of a herd of 300 sheep, so there is no chance of any animals going astary or

Yiyecek konusunda hiç müşkülpesent değil. Orta Anadolu’nun zor yaşam koşulları Kangal’ı kıt kanaat yaşamaya alıştırmış. Sahibinin önüne koyduğu ıslatılmış tahıl, karnını doyurmaya yetiyor. Sahibi önüne ara sıra murdar olmuş any strange animals mingling with the herd. The intelligence of the Kangal is legendary. One Kangal breeder explained that in Sivas local people believe the dogs recognise 200-250 words, and that even allowing for an
(ölmüş) bir hayvan atarsa, kuşkusuz itiraz etmiyor, bütün köpekler gibi kemiğe bayılıyor ama bulamazsa da "Niye yok?" diye şikayet etmek aklından geçmiyor.

Ortalama 12-13 yıl yaşayan Kangal’ın yavrusunun vücut oluşumunda ilk üç ay önem taşıyor. Eğitimin esası da bir yıl içinde veriliyor.

Bazı kaynaklar Kangal Çoban Köpeği’nin soyunun korunmasını, Osmanlı devletinde yaygın ve özenli biçimde yetiştirilmiş, kalıtsal özellikleri bakımından başarıyla sakınılmış olmasına bağlıyorlar. Bunun oldukça "biz-merkezli" bir yorum olduğu, kuşkusuz tartışmaya açık. Son yıllara gelinceye kadar ciddi bilimsel bir korumadan söz etmek pek mümkün görünmüyor. Kangal’ın kanının saflığını ya da genlerinin karışmamış oluşunu, Sivas, Kangal yöresinin coğrafi koşullarında aramak daha akla yatkın geliyor. Ekonomik bakımdan oldukça kapalı kalmış ve kendi kendine yetmeye çalışmış Orta Anadolu yöresi, işini ciddiyetle özenle ve korkusuzca yerine getiren, düşmanına karşı amansız insanlara karşı uysal bir çoban köpeğini olduğu gibi korumanın, sürülerin güvenliği bakımından önemli olduğunu tabii ki kavrıyor, buna kabaca özen gösteriyor. Bir tür doğal koruma yani... Nedeni ne olursa olsun, Kangal ya da Anadolu Çoban Köpeği sonuçta kalıtımsal özelliklerini büyük ölçüde koruyan bir tür olarak literatüre geçiyor. Dünyanın çeşitli büyük köpek kulüpleri (Amerika, İngiltere Kennel Clubs) Kangal’ı ayrı bir soy olarak onaylıyorlar. Kangal Çoban Köpeği’nin kıymete binmesi, yerel girişimleri etkiliyor. Sivas Ulaş Tarım İşletmesi ve İl Özel İdaresi bünyelerinde oldukça küçük çaplı girişimler olmakla beraber, Kangal yetiştirmeye başlıyorlar.

Sıcaklığa, soğuğa dayanıklı, bozkırın sert iklimine alışık bu hayvanlar kent yaşamına kolayca uyum sağlayabilirler mi? Kentte uyum sorunu Kangal’ın durumunu daha ciddileştiriyor. Kangal, özellikle nemli sıcaktan rahatsız oluyor.

element of hearsay, this is not far short of the truth. He says that the dogs are capable of performing a wide range of complex tasks, and that they can detect many emontions and read the thoughts of their owners from the tone of voice or facial expression.

When it comes to food the Kangal is not a fussy eather by any standards. Harsh living conditions in Central Anatolia have accustomed the dogs to making do with an absolute minimum, and their usual diet is a bowl of cereal moistened with water. If a sheep dies, the dogs might get the carcass as a treat, but when no meat is offered they are perfectly content and would never dream of complaining. The life expectancy of a Kangal is 12 to 13 years, and the first three months are vital for its healthy physical development. Training continues for the first year of its life. Some author-ities attribute the purity of the Kangal to careful breeding during earlier centuries, but the evidence for such deliberate conservation of the Kangal is thin. It seems far more likely that the topography of the region protected the dogs from mongrelisation. Cut of from the coasts by mountains and economically self-sufficient, the Central Anatolian region was not a likely place for other breeds to stray into. Secondly, of course, the local people cherished their dogs for the qualities of strength, courage, and intelligence which made them so indispensable, and in a rough and ready way perhaps avoided crossbreeding. What matters is that the kangal is recognised as a pure breed by the American Kennel Club, the British Kennel Club and other smilar organisations. Fuelled by this international recognition, the value of the Kangal has soared, and numerous breeders are now in business. Locally Sivas Ulaş Tarım İşletmesi and Il Özel Idaresi have both set up small breeding units. Can animals accustomed to withstand extremes of temperature in the harsh climate of the steppes adapt to urban life? This is a question that would-be Kangal owners in Istanbul should think about, because the Kangal has a particular aversion to

İstanbullu bir Kangal yetiştiricisi, "kışın karlı bir gündü, bizim Kangal karın üzerine uzanıp yatmıştı, onu hiç bu kadar keyifli görmemiştim" diyor. İlgililerin dikkatine... Bir son söz daha! Kangal’ın yurt dışına çıkışı "soy koruma" gerekçesiyle yasaklanmış. Ancak bu işin bir meraklısı, saf kan güzel Kangal Köpeğini ABD’nin Teksas Eyaletinde gördüğünü söylüyor. humid heat. One Istanbul breeder described how his dog welcomed winter weather: "He stretched out on the snow. I had never seen him so content." And one last point. Exporting the Kangal is now forbidden as a conservation measure. And for good reason. One owner I spoke to said that the finest Kangal he had ever seen was i

0 yorum: